top of page

BENLİK VE TOPLUM-Sembolik Etkileşimci Sosyal Psikoloji



Kitap bize sembolik etkileşimci sosyal psikolojiye dair anahtar düşünceler sunmaktadır.  Ayrıca, "Benlik ve Toplum" kitabı, bir insanın sosyal ilişkilerinin davranışlarına etkisini inceleyerek sosyolojik açıdan düşünmenin önemini anlatmaktadır. Hem sosyoloji hem de sosyal psikoloji, büyük güçlerin bireylerin tutum ve davranışlarına nasıl etki ettiğini anlamlandırır.

Sosyolojik düşünceyi açıklamanın iyi bir yolu "Ağaçlara bakarken ormanı kaçırma" vecizesidir. Çok dar bakışlı olmak, insanların eylemler üzerindeki önemli etkilerini kaçırmasına sebep olabilir. 

İnsanlar genellikle gündelik hayatlarına devam ederken neden ve nasıl öyle yaptıklarını sorgulayamazlar. Bu sorgulamaları yapıp daha büyük resmi görmemizi sağlayan bu kitap kişisel gelişim için oldukça önemli, bizlere farklı bir bakış açısı katıyor. 

Öncelikle sosyal psikoloji nedir sorusuna yakından bakalım; 

"İsmine başka bir şey de deseydik

gül yine aynı güzellikte kokacaktı."


Jüliet “ Romeo ne olur bir başka ad bul kendine” diye haykırırken aslında isimlerin içinde barındırdığı gücün geleneksel öneminden tutun lakapların yapışkanlığına kadar bizi nasıl da çevrildiğini dile getirmektedir.


Sosyal Psikoloji 

Bu terim ilk olarak iki farklı kitapta yer alır. Kitaplardan biri toplumun insandaki doğuştan gelen özellikler üzerine nasıl bir rolü olduğunu anlamak için "aklın doğal temelini" araştırmamız gerektiğini savunur. 

Diğer kitap ise insanın birbiriyle olan ilişkisi nedeniyle ortaya çıkan toplumsal güçler ve süreçlerini açıklamasına öncelik verir. 

Genel anlamda Golden Allport Sosyal Psikoloji şu şekilde tanımlar "bireylerin düşünce, duygu ve davranışlarının, başkalarının gerçek, hayali veya zımni varlığından nasıl etkilendiğini anlama ve açıklamaya çalışmak."

Bireylerin içgüdüsel davranışları biyolojik midir yoksa hayatta kalabilmek için topluma ve kültüre güvenmeleri ile mi ilişkilidir? Ya da kültüre ve topluma uyma içgüdüsel bir davranış mıdır?

İnsanlar var var olan toplumsal düzenin yalnızca faili değildir, aynı zamanda bu düzeni yaratan ve dönüştüren temsilcileridir. 


Sembolik Etkileşimcilik Nedir?

Gerçek nedir? İyi nedir? Bilgi nedir? Bilgiyi nasıl ediniriz? Hakikati bildiğimizi nasıl biliriz? 

Sembolik etkileşimcilere göre bir fikir işe yarıyorsa doğrudur. Felsefi pragmatizm Sembolik etkileşimcilik için önemli bir ölçüdür. 

Mead'in zihin kuramı insan zekasının kökenini ve gelişimini açıklamaya çalışmaktadır. 

"Tüm organizmalar var olur ve çevreleri ile etkileşim içinde var olmayı sürdürürler (veya sürdürmekte başarısız olurlar). Fiziksel yapıları ve harekete geçme kapasiteleri belirli çevresel koşullar altında oluşturulur. Organizmalar sadece çevrelerinden yayılan uyarıların reseptörleri değildir. Her organizmanın dünyaya cevap vermek için kapasitesi vardır. İnsanlar dilin nüanslarına duyarlıdır ve yaptıkları her şeyde bu kapasiteyi kullanırlar."

Sosyal psikologlar toplum ve davranışı arasındaki ilişkiyi kavramak adına bir çok farklı yaklaşım geliştirdi. Öğrenme teorisi, psikoanalitik teori, değişim teorisi, Fenomenoloji ve posmodern teori, modern sosyal psikolojinin bir parçasıdır.

Kitapta ayrıntılı olarak bu türler açıklanmaktadır. Bu türleri okurken yorumlarda tek tek açıklamak istedim fakat bir kitap kadar uzun bir analiz olmaması için sadece konu başlıklarından bahsedip geçtim. 

Sosyal inşacılar “ gerçekliğin” sosyal olarak inşa edildiğini ve gerçekliğin tamamlanmamış ve bitmiş bir bilgi olmadığını çünkü insanların problem ve ilgilerinin sürekli değiştiğini ve böylece inşa edilen gerçekliğin de değiştiğini savunur.

Bu kişisel hayatlarımızda bile gördüğümüz bir durum, her yıl değişen, gelişen benliğimiz için bazen geçen yıl gördüğümüz doğru ve gerçeklik algısı bu yıl bambaşka olabiliyor. 


Sembolik Etkileşimciliğin Temel Prensipleri 

  • Sosyal psikolojinin görevi, bir eylem teorisi geliştirmektir.

  • Davranış anlamın yaratılmasına ve sürdürülmesine bağlıdır. 

Anlam insanların durumlar için yaptıkları tanımlar ve eylemlerle yükselir ve dönüştürülür. 

1.İnsan davranışı nesnelere yöneliktir ve her zaman bir hedefi ya da amacı gözetler. 

2.Davranışımız anlamlıdır çünkü temelde amaçlıdır, amaçlıdır çünkü içinde anlam barındırır. 

3.İnsanlar yeni nesneler, yeni isimler icat ederek harekete geçmenin yollarını düşünebilme kapasitesine sahiptir. 

  • Davranış öz gönderimseldir. Dünyayı kendi varlığının merkezinden algılayan ancak hiçbir zaman resmin tam anlamıyla bir parçası olmayan insan, öz bilince sahiptir. 

Birey, tutarlı bir benliğe ulaşıp toplumun organize yaşantısıyla neşeli bir işbirliği yaparak benlik saygısını koruyabilir ancak bunları daha bireysel yollar aracılığıyla da elde edebilirler. 

  • İnsanlar bir başkasıyla etkileşimde bulunarak davranışı şekillendirebilirler. 

  • Kültür davranışı şekillendirir ve kısıtlar ancak aynı zamanda davranışı üretir. 


Semboller 

Irak’ta insanlar ayakkabılarının tabanlarını size gösterir, birleşik devletlerde orta parmağı kaldırırlar, Yunanistan’da baş parmağın kaldırılmasına kolun sürtülmesi eşlik eder. Evrensel bir anlamdan bahsedemeyiz. Sosyal Anlam ile semboller yaratılır ve onlara güç veririz.

Sembollerin Sonuçları;

  1. Semboller insan türünün yaşadığı çevrenin doğasını dönüştürür. 

  2. Semboller davranışsal eğilimlere ya da tutumlara, bir bireyin bir başkasında üretilebilmesine imkan tanınır.

  3. Semboller bireyin tepki verdiği çevrenin bir parçası olmasını sağlar.


"Dünyayı bazılarının yaptığından çok daha açık bir şekilde yorumlamaya dikkat etmemiz gerekmektedir."

İnsan dünyasını meydana getiren nesneler insanların bu dünyadaki amaç ve deneyimlerini cisimleştirirken tanıdık biçimlerde onlara doğru eylememize yönelik davette bulunurlar.

Dil sadece gerçekliğin yeniden üreticisi değil aynı zamanda yaratıcısıdır da çünkü yeni kelimeler icat ve tarif edebiliriz. Dil yeni nesneler yaratmamıza yardımcı olurken, diğer yandan da bizden önce yaratılmış olan nesnelerden oluşan bir dünyayı da muhafaza eder. 

Bireyin bir nesneye yönelik davranışı değiştikçe, nesnenin anlamı da benzer şekilde değişir. 

Bireyin davranışını yönlendirdiği hedef ya da amaçlar doğrultusunda bir içsel kontrol süreci takip eder. 

Benlik deneyimi, kendimizi diğer diğerlerinin bakış açısından görebilme kapasitemize bağlıdır. 

Durum ve roller, insanlar bu tanımlamalarla benlik deneyimlerini gözlemlerler. 

Sembolik etkileşimcilere göre rol kavramı(belirli bir sosyal pozisyon), bireyin bakış açısı ve davranışı ile arasındaki hayati bağlantıyı sağlamaktadır.

Kendimizi içerisinde bulduğumuz durumlarda düzen veya anlam arayışı içindeyizdir. Aksi taktirde aşina olmadığımız bir durumla karşılaştığımızda bir düzen, bir anlam bulabilmek için kafa yorarız.

Anlamlandırma kapasitemiz, tahmin etme kapasitemiz kadar önem taşımaktadır. 

Tutarlı davranış sergilemek durumu tanımlayıp, duruma göre rol yapmaktır. Hiç karşılaşmadığımız durumları da başka insanların o durumlar karşısında hangi rollere büründükleri değerlendirerek tepki veririz .

Bu kadar koordine davranış bilişsel bir süreçtir, insanın duygularını da işin içine kattığımızda davranışları biçimlendirmede önemli rolleri olduğunun farkına varırız. 

Duygularımız benlik ve sosyal dünyanın önemli bir parçasıdır. 

İnsanlar eylemlerinin etkinliğini artıran, örneğin tutku veya adanma gibi duyguların eşliğinde rol yapar veya durumları tanımlarlar.


Kimlik, Sosyal Çevre ve Benlik 

Dil, benlik kazanımı için iki açıdan çok önemlidir. İlk olarak, dil kişilerin grup yaşantısına katılmalarına ve grup yaşantısının kişinin içine dahil edilmesine olanak sağlar. 

İkinci olarak, dil insanların önemli nesneleri tanımlamasına ve kavramlaştırmasına yardımcı olur ve bu şekilde insan yaşadığı çevreye tam anlamıyla dahil olur. 

Nesnelerin anlamını öğrenmek onlar hakkında konuşma yeteneğinden daha fazlasını içerir. Bu nesnenin anlamını öğrenmek aynı zamanda ve en önemlisi o nesneye dair insanların nasıl eylemde bulunduklarını öğrenmektir.

Sosyalleşmenin doğası ve ne tür insanlar ürettiği çocuk, çocukluk, yetişkin, ergenlik, erkek, kadın ve insan doğası gibi nesnelerin kültürel tanımlamalarına bağlıdır. 

Bir çok kişi benliği değişmez bir temel gibi düşünme eğiliminde olsa da, benlik sürekli şekil verilmekte, yazılmakta ıskartaya çıkartılmakta ve süslenmektedir.

Kimlik, başlıca olarak benlik, roller ve konum arasında durumsal bir ilişki kurma ve sürdürme meselesidir. Durumlar ve bunlara ait roller(ve diğer bakış açıları) insanlar için kendilerini birbirlerine göre konumlandıracak bir yol sağlarlar.

Bu durumda ortaya çıkan durumsal kimlik ne anlama gelir? Durumsal bir kimlik bir kişinin bildirimleri diğerlerinin onu konumlandırma şekli ile örtüştüğünde ortaya çıkar. 

Görmezden gelinmek bir kişiyi var olmayan bir şeye dönüştürmektedir. Ortak mevcudiyeti onaylamak durumsal kimlik ve bununla örtüşen eylem için esaslı bir koşuldur. 

  • Durumsal kimlik tekil durumda kişinin düşünce, duygu ve eylemlerinin bütünleştirilmesini sağlar.

  • Durumsal kimlik bir devamlılık duygusu yaratır. Bir kişinin düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini kısa bir süre için birleştirmek bir andan diğerine olayların ve eylemlerin mantıklı ve anlamlı olarak akmakta olduğu duygusuna olanak sağlar. 

Durumsal kimliklerin yaratıldığı her etkileşim bağlamında üretilen durumsal benliklere ek olarak bazen biyografik benlik olarak adlandırdığınız şeyi üreten süreginden bir süreç vardır. Buna ek olarak, aynı zamanda iki kimlik türü vardır 

-Kişisel kimlik 

-Sosyal kimlik 

Sosyal kimlik kişiyi herhangi bir özel durumdan daha uzun süreli ve daha büyük bir sosyal alanda konumlandır.

Örneğin öğretmen, durumsal kimliği nitelendirirken Musevi, Müslüman, sporcu ise sosyal kimliği nitelendirir. 

Kişisel kimlik; kişinin yaşam öyküsüne odaklanarak kişiyi belirli bir durumdan daha geniş ve daha uzun süreli bir sosyal alanda konumlandır. Kişisel kimlik biriciklik ve farklılığı vurgular.

Bütün kültürlerde ve sosyal ortamlarda durumsal, sosyal ve kişisel kimlikler kişisel yaşamın toplumsal olarak örgütlenmesinin kaçınılmaz bir sonucudur. 


Benlik Değeri 

Benlik değeri kendimiz hakkında diğerlerinin bizi nasıl gördüğü ile ilgili düşündüğümüzde veya hissettiğimiz de kendini gösterir. 

“ Bir benlik fikrinin unsuru var gibi gözüküyor; görünüşün diğer kişiye nasıl göründüğüne dair hayal ettiğimiz şey; bu görünüş hakkında diğer kişinin verdiği yargıya dair hayal ettiğiniz şey ve gurur veya küçük düşme gibi benliğe dair bir çeşit his."

Cookley'e göre kendimize dair hislerimiz diğerlerinin gözünde nasıl göründüğümüzü imgeleme süreci ile ortaya çıkar. 

Her durumda ortaya çıkan benlik duygularını benliğinize dair hali hazırda var olan algınınıza göre süzgeçten geçiririz, bu süreçten sonra bunlar genel anlamda benlik değerimizi katkı sağlar veya onu azaltır. 

Diğerlerinin onayını kazanmak için hareket ederiz. Aynı zamanda diğerlerinin beklediği şekillerde hareket ederek kendimizi onaylamamızı olanak sağlayacak şekillerde davranırız. 


Motivasyon ve Güdü 

Motivasyon ve güdü arasına dikkatlice bir ayrım yapmamız gerekir. Motivasyon herhangi bir anda uyarılara verilen yanıtları şekillendiren dürtü, ihtiyaç ve zorlanma ve diğer içsel durumları ifade eder. 

Buna karşılık, güdü kişilerin hareketleri ile ilişkilendirdikleri anlamları içerir ve kişinin bir dürtünün onu yönlendirmekte olduğu yönü öz-bilinçlilik ile kavradığı davranışın "kendim" aşaması ile ilgilidir. 

Güdüler kişilerin çevresindeki dünyaya karşı tepkilerini biçimlendiren içsel durumlarına (motivasyon) karşıt olarak eylemleri hakkında ne söylediklerinden oluşur.

Benlik değerinde "güven" önemlidir. Düşük benlik değerine sahip kişiler daha yüksek düzeyde benlik değerine sahip kişilerden daha kaygılıdırlar. Performansları hakkında daha fazla endişelenirler, başarısız olabileceklerinden daha fazla kaygı duyar ve diğerlerinin kendileri hakkında ne düşündüğü ile daha keskin şekilde ilgilenirler. 

Düşük benlik değeri olan kişi diğerlerinin görüşlerine karşı aşırı hassastır, kendisini ve diğerleri arasında gereksiz karşılaştırmalar da bulunur ve sıklıkla diğerlerinin onayını kazandıracak şeyleri yapmaktan aciz kalır. 

Düşünceler, duygular ve eylemlerin üçlü birliğinden hiçbir terimin diğerinden daha önemli  görülmemesi gerekir.


Benlik ve Sosyal Düzen 

Bir çok kültürel ve toplumsal faktör gelişimini ve doğasını sınırlandırır.

Bir kişinin uygun nitelikleri edinerek canlandırmaya hak kazandığı bir rol bile -örneğin mesleki rol- daha sonra benliğini sınırlandırır ve şekillendirir. 

Siyah veya beyaz, erkek veya kadın, zengin veya fakir doğmuş olmak belirli bir ölçüde kişinin doğduğu dünyadaki sosyal ilişkiler tarafından sınırlandırılmasıdır. 

Rol seçiminin benliği sınırlandırılması, doğduğunuz ailenin benliğimizi sınırlandırması, kendi öykümüzün benliğimizi sınırlandırması, kısacası sosyal düzende benlik sürekli sınırlar içinde gelişir ya da körelir.

Bu kitabı özellikle bu bölümleri okurken Dostoyevski’nin Gogol’un, Balzac'ın ve diğer sosyal sınıfları konu edinen yazarların romanları aklıma geliyor. Orada sınıf atlamak, kendi dünyalarının, kendi sınırlarının dışına çıkıp muazzam, şaşalı gördükleri hayatlar için verdikleri mücadeleler vardı. Şimdi sınıf atlamak o kadar zor değil. Köyde yetişmiş bir çocuğun da Amerika’da ya da Türkiye’de çok önemli bir pozisyona gelme şansı var. Fakat her zaman biraz eksik bir şekilde yine de eskiye nazaran çok daha kolay. Yani benlik değeri arttırmak isteyen birey için imkanlar artık çok da sınırlı değil.


Geleceği Tanımlama ve Bağdaştırma 

Gelecekten beklenen şey şimdiki zaman anlamını şekillendirir. Olayları beklediği şekliyle gelişmesi ya da gelişmemesi ile bir geçmiş yaratılır ve şimdiki zaman anlama dönüşür 

Roller, kimlikler ve amaçların ortak farkındalığı her zaman tamamen açık değildir ve böyle olmadığından, bunun sosyal etkileşimler açısından sonuçlarını anlamak önemlidir. İnsanlara gerçeği belirli versiyonlarına inandıracak şekilde sunmanın menfaatleri vardır. 

Olaylara ve eylemlere yüklediğimiz anlam kaçınılmazdır ve küçümsenemez. Nesneler sadece mevcut olmazlar; insanların tamamlayıcı çabalarındaki erdemle mevcut olurlar.

"Evet-Gerçek orada bir yerde değildir-

Neyin gerçek olduğunu tanımlarız."

İnsanlar ve organizasyonlar bizim belirli şeylerin gerçek olduğuna inanmamız isterler ve şüpheli reklamların iddiaları istisnasız mevcuttur . Hükümetler vatandaşların kendi politikalarına inanmalarını istemektedir, bazı dini uygulayıcıları kendi yol gösterdikleri şekilde davranmazsak lanetleneceğimizi söylemektedir.

İnsanların bir şeylerin gerçek olduğunu iddia etmek için nasıl çalıştıklarına analiz etmek bize kültüre ve onun üzerinizdeki etkilerine yönelik daha derin bir analitik iç görü vermektedir .

Gerçeği oluştururken kullandığınız en yaygın kavramlardan biri kendini doğrulayan kehanet adlı önemli bir kavramdır. İnsanlar neyin doğru olduğuna dair belirli bir ön inanışa uygun olacak şekilde ilişkilendirilir ve böylece o kanıt önceki inanışı doğrular ve onu şekillendirir.

İnsanların eylemleri hem düşünce hem duygular da gömülüdür. 

Eğer tepkileri tahmin edebilirsek, ayrıca onları manipüle etmeyi deneyebiliriz, bu da bize başkalarının yapabileceği yorumlamaları etkileme girişimlerini çalışma imkanı sağlar. 

İnsanlar kendi eylemlerini kültürel ideallerle ilişkilendirmek mecburiyetinde kalır ki böylece diğer insanlar onların eylemlerini kabul etsin. Hiç kimse -bir noktada- kendi davranışlarını kültürel ideallerle uzlaştırmaktan muaf değildir.

Spesifik durum ya da sosyal bağ ne olursa olsun duyguları deneyimleme, sergileme ve düzenleme sosyal yaşamın önemli bir yüzüdür. 

Bize yakın insanlar insanlar öldüğünde o insanların bize sağladığı benlik kavramımızın desteğini de kaybederiz. Kimliğimizin bir parçasını kaybederiz, benlik değerimizi destekleyen bir parçasını.


Sosyal Düzeni Anlamak ve Kurmak 

Reality TV’nin son zamanlarda ortaya attığı bir zanaat "çöp" olarak kabul edilen insanların daha yüksek bir sınıfa dönüştürmeye odaklanmaktadır. İnsanlar Paris Hilton, Heidi Montag ve Spencer Chicks gibi reality televizyon yıldızları ile dalga geçiyor. Hot Chicks with Douchebogs gibi başlıklara sahip olan komedi kitapları iyi satıyor ve yeni saç kesimi gibi viral video sansasyonları insanları belirli kategoriler ve biz ve onlar arasındaki güçlü farkındalıklara göre sınıflandırmaya yarayan etiketler yaratıyor.

Hedefleri, ideolojileri, örgütsel yapıları veya yöntemleri ne olursa olsun, sosyal eylemler toplumsal değişime yöneliktir. Toplumu yeniden yapılandırmayı amaçlarlar, değerlerini, inançlarını, pratiklerini ve örgüt biçimlerini değiştirmeye çalışırlar. 

Biz insanlar kendi varsayımlarımızın potansiyel kurbanları olarak olarak kendi kendimizle ilgili düşünebiliriz, hatta başkaları kendi çıkarlarına kolaylaştırmak adına bizim belirli şekillerde düşünmemizi istediğinde, bilginin kendisi şüpheli hale gelebilir.

"Gerçekliğin nasıl oluşturulduğunu incelemek zorundayız .

Bir kişinin teröristi başkasının özgürlük savaşçısıdır."

Bir eylemi ya da inancı makul ya da delice yapan şey eylemin kendisi değil, başkalarının o eylemi nasıl yorumladığıdır. 

İmajlar dikkatimizi çeker, tüketimimize rehberlik eder ve düşüncelerimizi yönlendirir. 

Bazı uzmanlar şimdilerde bir deneyim eğlence ekonomisinde olduğumuzu ileri sürmektedir. Yapay olarak üretilmiş deneyimsel niteliklere dayanan yeni bir turizm şeklidir.

Tabii ki dilediğiniz gibi tüketme konusunda özgür hissetmeliyiz ama bunu gözleri açık olarak yapmalı ve gerçekten neyi satın aldığınızı anlamalıyız. İmajla ilgili önemli bir tehlike, bizim basit, pasif imaj tüketimine, ayrıntılı bilgi ile sıkı çalışmaktan çok daha fazla tercih edebileceğimizdir. 

Sosyal durumuzla ilgili tam bir idrak, gerçek olanı tasvir etmek için var olan kazanılmış ilgilere dair bir farkındalıktan ileri  gelmelidir.


Genellikle kitaptan direkt aktardığım bu cümleler umarım sizin için fayda sağlar, daha çok analiz değil de bir özet niteliğinde bir yazı oldu. Benim ara ara açıp okuyacağım bir yazı, bu şekilde okuyup bitirdiğim kitapları unuttuğumda hatırlamamı sağlıyor.


Keyifli Okumalar...


SUKHA BİLGE


Comments


bottom of page