Self/less yönetmenliğini Tarsem Singh'in yaptığı, başrol oyuncuları Ryan Reynolds ve Ben Kıngsley olan 2015 yapımı aksiyon bilimkurgu filmidir.
Self/less bize önemli dersler verir, bunlardan biri de ne kadar zengin olursanız olun ölüm gerçeğiyle karşılaşmanızdır. Damian, akciğer kanserine yakalanmış, oldukça zengin bir adamdır. 6 aydan az bir ömrü kalan yaşlı adama bir gün kartvizit gelir, üstünde “sana yardımcı olacak tek kişi” yazmaktadır. Merak eder ve kartvizitteki doktorla görüşme ayarlar. Doktor kendisini bir laboratuvara götürür ve ten değiştirme olayını anlatır. Kendi oluşturdukları bir bedene Damian’ın zihnini yerleştirecekler ve otuzlu yaşlarda, sağlıklı, yakışıklı bir adam halini alacaktır. Fakat bu işlemin şartları vardır, haftalık doktordan alacağı ilaçları her gün saatinde içmelidir, eski hayatıyla hiçbir şekilde bir bağ kurmamalıdır. Demian duyduklarına inanamaz ve ne yapacağını bilemez. Tam bu sırada doktordan vurucu cümleler dökülür;
“Baştan aşağı bir imparatorluk kurdunuz. Hiçten varlık yaratmak için her gün çalıştınız. Şimdi ise göçüp gittiğinizde çalışmalarınıza miras diyecekler. Binalarınızın sizi ölümsüz kıldığı konusunda ısrar edecekler.”
Demian sonunda şartları kabul eder. Çünkü ölüm ağır gelmiştir, hem de bunca zenginlikler arasında. Yaşaması gereken bir hayat ve yapması gerekenler vardır. Herkesin her zaman yapması gereken şeyler vardır mutlaka, kim ölmek ister ki! Yani belki ölmek isteyen, intihar edip hayatını sonlandırmak isteyen birkaç kişi çıkmıştır fakat Demian kesinlikle bunlardan değildi. Yaşı 68 değil 100 de olsaydı yine ölmek istemeyecekti.
Öldü gösterilip zihin değişimini başlatırlar, yeni bir vücuda alışması biraz sancılı geçer, halüsinasyonlar görür ve bilmediği yüzlerle karşılaşır, zihni çok karmaşıktır. Bu süreçte kırmızı haplardan almaya ve fizik tedaviye devam eder. “Zihnin yabancı hissettiği bir bedene alışma süresi zorlayıcı olabilir.”
Artık 20 Eylül 1980 tarihinde, Arizona Phoenix’te doğan Edward Kidner’dır. O artık kendi zihniyle yaşayan bir başka bedende başka bir hayattadır. Yeni bedeniyle ilk dünya deneyimi oldukça güzeldir, sporunu yapar, yeni tanıştığı arkadaşıyla eğlence kulüplerine gider, her istediği kızı kolayca elde eder. Yakışıklı, çekici, sportif ve oldukça zekidir, yaşı 68 fakat bedeni 35’dir. Kim istemez ki!
Her şey çok güzel giderken zihninde sürekli farklı anılar canlanır, hiç yaşamadığı anıları hatırlıyormuş gibi hisseder. Sürekli kırmızı hapı içmeli ve her hafta doktoru onu görmelidir. Bir tasma misalidir kırmızı haplar, alınmadığı taktirde zihni yok olacaktır, doktorun her dediğini yapmak durumundadır. Bir gün kırmızı hapın saatini biraz geçirir ve nöbet geçirmeye, yine o tanımadığı yüzleri görmeye başlar. Doktoru ile görüştüğünde bunların geçiş süreci olduğunu, gayet normal olduğunu söyler. Fakat Demian doktorun söylemlerinden, gördüğü bu halüsinasyonlardan şüphelenir. Zihninde canlanan yeri internette bulur ve doktorun adamlarından kaçarak oraya gider. Öğrendiği gerçek ile şok olur. Bu gerçek ile beraber çok farklı sırlar da ortaya çıkar. Artık büyük bir kaosun içindedir.
Hayatın amacı nedir? Dakikaların önemi yok artık, saatlerinde hatta ayların bile önemi kalmadı. Hızla ilerliyoruz, herkesle aynı olan sona, ölüme. Demian, bir bilim kurgu filmindeydi, onun elinde imkansız sayılacak bir fırsatı vardı. Fakat bizim yok, günümüzün büyük bir bölümünü başkaları için harcıyoruz. Gün bitsin, hafta bitsin diye oflayıp pufluyoruz. Zamanın, sağlığın kıymetini hep kaybedince anlıyoruz, zihnimiz bu şekilde çalışmaya programlanmış gibi. Sabah işe gitmek için değil de kendin için ne zaman erken kalktın, kendini mutlu edecek neler yapıyorsun? Demian, para için kızını ihmal etti, sonunda dünya kadar parası, gücü oldu fakat kızı ile araları bozuktu. Para sadece bir araç, deneyimler, insan sevgisi ve huzurlu, enerjik bir hayat paradan çok daha değerli. Gökyüzüne bakmak bedava, temiz havada yürüyüş yapıp, oksijeni içine çekmenin ücreti yok. Hayat kırmaya, kırılmaya ve endişelenmeye değecek kadar uzun değil. Tekrarı yok. Burası bir oyun alanı ve eğlenmek gerek.
Film anlamlıydı benim için, sonu ise zamandan çok daha değerli olan bir duyguyu aktardı bizlere “İnsanlık”. Fazla spoiler vermeden anlattım, anlattığım kısım zaten filmin giriş kısmıydı, olaylar ondan sonra başlıyor. Keyifli seyirler.
Comentarios